DOLAR 34,5215 0.17%
EURO 36,4923 0.37%
ALTIN 2.955,470,70
BITCOIN 33445384,09%
İstanbul
17°

HAFİF YAĞMUR

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

admin

admin

21 Kasım 2024 Perşembe

Güçlü Müşteri Bağlantıları Kurun: HMS Otel Programı ile Misafir Deneyimini Artırın

Güçlü Müşteri Bağlantıları Kurun: HMS Otel Programı ile Misafir Deneyimini Artırın
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Güçlü Müşteri Bağlantıları Kurun: HMS Otel Programı ile Misafir Deneyimini Artırın

Günümüzde otelcilik sektörü, müşteri deneyiminde sürekli bir iyileşmeyi gerektiriyor. HMS otel programı, otelcilikte müşteri ilişkileri yönetimini kolaylaştırarak işletmelere bu konuda büyük destek sağlar. Müşteri kayıtlarını saklama, düzenli güncelleme ve kişiselleştirilmiş hizmet sunma imkanı tanır.

HMS Otel Programı, her müşterinin rezervasyon geçmişini ve özel tercihlerini kaydeder. Bu sayede misafirlerinize, geçmiş konaklamalarına göre özel teklifler veya kişisel karşılama mesajları sunabilirsiniz. Müşteri ilişkilerinde proaktif olmanın avantajını sunan HMS otel programı, müşterilerinizle güçlü bağlar kurmanızı sağlar.

Ayrıca, müşteri memnuniyetini takip etmek için program içi anket özelliklerinden yararlanabilir, misafirlerinizden gelen geri bildirimlerle hizmet kalitenizi artırabilirsiniz. HMS, müşteri memnuniyeti odaklı bir yönetim aracı olarak işletmenizin daha da güçlenmesine katkıda bulunur. Her detayı düşünen bu yazılım, misafirlerinizi tekrar otelinize çekmenin en etkili yollarından biridir.

https://www.hmsotelprogrami.com/tr

Devamını Oku

“Misafir Memnuniyetinde Yeni Bir Dönem: Güçlü Otel WiFi Sistemleri”

“Misafir Memnuniyetinde Yeni Bir Dönem: Güçlü Otel WiFi Sistemleri”
0

BEĞENDİM

ABONE OL

“Misafir Memnuniyetinde Yeni Bir Dönem: Güçlü Otel WiFi Sistemleri”

Bir otelde kaliteli bir internet bağlantısı, misafirlerin memnuniyetini doğrudan etkileyen faktörlerden biridir. Otel WiFi sistemleri, misafirlerin odalarında ve otelin her alanında kesintisiz ve hızlı internet bağlantısına erişmelerini sağlar. Hotspotveloglama.com, otellere sunduğu gelişmiş otel WiFi çözümleri ile misafirlere yüksek hız ve güvenlik sunarken, otel sahiplerine de kolay yönetim imkanı tanır.

Otel WiFi sistemi, hem misafirlerin internete rahatça bağlanmasını sağlar hem de otelin ağ yönetimini optimize eder. Misafirler için kesintisiz bir bağlantı sunan bu sistemler, otel sahipleri için de güvenlik ve hız açısından avantaj sunar. Konaklama sektöründe müşteri memnuniyetini artırmak ve güvenli bir otel WiFi ağı kurmak için hotspotveloglama.com çözümlerine göz atabilirsiniz.

https://www.hotspotveloglama.com

Devamını Oku

Kore karlar altında sıra dışı seyahat deneyimi sunuyor

Kore karlar altında sıra dışı seyahat deneyimi sunuyor
0

BEĞENDİM

ABONE OL

 

 

 

ney Kore, dört mevsim en güzel renklerin gözlemlenebildiği muhteşem bir doğaya sahip. Kış mevsiminde karla kaplı festivalleri, doğa yürüyüşleri, kırmızı kamelyaların görselliği, etkinlikleri ve keşfederken ruhu arındıran muhteşem doğası ile dünyanın en popüler destinasyonları arasında yer alıyor. Siz de Güney Koreyi karlar altında keşfederek, bu muazzam görselliğe tanıklık edebilir, unutulmaz anılar ve eşsiz fotoğraflarla keyif dolu bir seyahat yapabilirsiniz.

 

Güney Kore, ülke genelinde sahip olduğu Milli Parkları, büyük şehirlerinde yer alan doğa parkları-bahçeleri ile her mevsim ilgi çekici bir ülke. Turist olarak bir büyük şehri gezerken ansızın doğanın içine kaçıp, şehrin kalabalığından, plazaların yüksekliğinden sıyrılmak eşsiz bir duygu. Üstelik bunu Güney Kore’de dört mevsim yapmak mümkün. Sadece şehirlerde değil, ülkenin hemen her yeri birbirinden zengin Milli Parklar ve bahçelerle özenle donatılmış. İlkbahardaki kiraz çiçeklerinin açışı, sonbahar mevsiminde sarı-kırmızının farklı tonları ve kızıla dönmüş yapraklardan oluşan eşsiz bir doğa, yaz mevsiminde doğa içinde daha ılıman ve nefes alınabilir bir seyahat deneyimi paha biçilemez. Kış mevsiminde ise bir seyahat severi fazlasıyla mutlu edecek, ruhunu doyuracak kış festivalleri, karlar altında müthiş görsellikte Milli Parkları, yürüyüş yolları ve düzenlenen etkinlikleri ile gezginlere bambaşka bir deneyim yaşatıyor.

 

Kore Turizm Organizasyonu Istanbul (KTO Istanbul) dünyanın değişik coğrafyalarından Kore’ye gelen seyahat severlerin kış mevsiminde en çok ziyaret ettikleri bölgeleri ve katıldıkları etkinlikleri açıkladı. İşte Kore’nin sıra dışı ve dünyada en çok ziyaret edilen, en beğenilen kış festivalleri, kış etkinlikleri ve yürüyüş rotaları:

 

Karlı dingin bir doğada kıpkırmızı kamelya ağaçlarının coşkusu 

 

Jeju Adası: Camellia Hill, Arboretum, Forest

Jeju Camellia Hill, Kore’ye özgü kamelyaların yanı sıra dünyanın dört bir yanından farklı kamelya türlerini sergileyen doğa temalı bir parktır. Parkta, Avrupa kamelya ormanı, bebek kamelya ormanı ve gizli kamelya patikası gibi birçok temalı bahçe bulunmaktadır.

 

Jeju Kamelya Arboretumu, pamuk şekerine benzeyen yuvarlak kamelya ağaçlarıyla kısa zamanda sosyal medyada popüler oldu. Birbirine kümelenmiş kırmızı çiçeklerle dolu ağaçlar ve karla kaplı doğada yürüyüş hem dinlendirici hem de egzotik bir manzara oluşturuyor. Arboretumu gezerken Kamelya Ormanı ve Jeju’nun masmavi denizinin de manzarasını keşfedeceksiniz.

 

Instagram’da ilgi çekici, müthiş görseller yakalamak isterseniz, Jeju Kamelya Ormanı’nı da mutlaka ziyaret edin. Ormanın içinde yer alan Cafe’nin birinci katına çıkarak panoramik, etkileyici bir doğa fotoğrafı çekebileceğinizin de tüyosunu verelim.

 

Jeollanam-do Yeosu : Odongdo Adası

Binlerce kamelya ağacı kış mevsimi geldiğinde Odongdo Adası’na kırmızı renkleriyle hakim olur, adeta bir doğa şöleni sunar. Odongdo Adası’nı anakaradan geçişini sağlayan dalgakıran, adaya kolay ulaşım için bir köprü görevi görür. Turistler sıra dışı bir etkinlik için sıklıkla Kamelya Treni’ne binmeyi tercih ederler. Ada kış mevsimindeki Kamelya ağaçlarının görsel şöleni dışında, yürüyüş parkurları, deniz feneri ve müzik çeşmesi gibi birçok eğlenceli aktiviteyi de ziyaretçilerine sunuyor.

 

Jeollabuk-do Gochang : Seonunsa Tapınağı

Seonunsa Tapınağı, tarihi değere sahip olması ve birçok kültürel varlığa ev sahipliği yapması nedeniyle önemli bir cazibe merkezidir. Bununla birlikte Doğal Anıt olarak belirlenmiş bir kamelya ormanına da sahip. Orman, tapınağın hemen arkasında yer alıyor ve uzun yıllar önce tapınağı orman yangınlarından korumak amacıyla oluşturulduğu da biliniyor. Tapınağın, kamelya ormanına karşı manzarası görülmeye değer.

 

Eşsiz kış festivalleri keyif dolu deneyimler sunuyor

 

Gyeonggi-do Gapyeong : The Garden of Morning Calm Işık Festivali

Her yıl kış mevsiminin gelmesi beraberinde, Gyeonggi-do’da 1 Aralık itibari ile Mart ayının ortalarına kadar devam eden keyifli bir Işık Festivali yapılmaktadır. The Garden of Morning Calm nam-ı diğer Sabah Sakinliği Bahçesi’ndeki Işık Festivali, ışıklarla yaklaşık 330.000 ㎡’lik bir alanı kaplayan muhteşem bir akşam etkinliğidir. Parıldayan ışıklar, kış mevsimi boyunca bahçenin doğal güzelliğine rengarenk bir ışıltı katar. Aydınlatma saatleri 17:00 ile 21:00 arasında olup, Cumartesileri 23:00’e kadar da uzatılır. Kış mevsiminde huzurlu ve dinlendirici bir etkinlik arayanlar için ideal bir festivaldir.

 

Gangwon-do Taebaek : Taebaeksan Dağ Kar Festivali

Taebaeksan Dağı Kar Festivali, ziyaretçilerine 7’den 77’ye herkesi eğlendirecek bir dizi etkinlik ve aktivite imkanı sunuyor. Ziyaretçiler, arka planında karla kaplı güzel Taebaeksan Dağı’nın olduğu manzaraların, bu manzaralar eşliğinde yapılan etkinliklerin tadını çıkarırken, ilgi çekici kar heykellerinin görselliğinde, kar kızaklarıyla keyifli zamanlar geçirebiliyor. Ocak ayının son haftası başlayan ve Şubat ayının ilk haftasını da içeren bu keyifli kar festivalini kaçırmamak gerek. Buraya kadar gelen ziyaretçiler, araçla sadece 20 dakika uzaklıkta olan Hwangji Göleti’ne uğrayabilir, değişik şekil ve boyutlardaki fenerlerin bulunduğu ışık festivalini de izleyebilirler.

 

Korede kış mevsiminde öne çıkan doğada yürüyüş – soluklanma rotaları

 

Gangwon-do Inje : Wondae-ri Huş Ağacı Ormanı

Popüler bir yürüyüş noktası olan Wondae-ri Huş Ağacı Ormanı, göğe doğru uzanan ulu ağaçları ile ilgi çekici bir doğaya sahiptir. Her mevsim güzel bir görselliğe sahip olmasına karşın, kış ayları ormanın görselliğinin en iyi olduğu zaman. Bembeyaz karla kaplı araziye yayılmış gümüş rengindeki huş ağaçlarının dingin güzelliği, soğuk havaya rağmen ziyaretçiler için cazibe merkezi oluyor. Ormanlık alanda yaklaşık 700.000 ağaç var. Ormanın çok sık oluşu ve içine düşen güneş ışınları sayesinde kış esintisini bu ormana uğramıyor. Pazartesi-Salı günleri ziyaretçi girişine kapalı olan orman, diğer günlerde 09:00-14:00 saatleri arasında ziyaret edilebiliyor.

 

Jeollabuk-do Muju : Deogyusan Milli Parkı

Jeollabuk-do ili, Muju ilçesinde yer alan Deogyusan Dağı, her yıl yağan yoğun kar yağışı nedeniyle Kore’nin kış görselliği ile bilinen bir doğa harikasıdır. Dağ, özellikle kırağıyla kaplı güzel ağaçlarıyla ünlüdür. Ağaçları kaplayan buz kristalleri, ormanın uzaktan beyaza bürünmüş gibi görünmesini sağlar, yakından baktığınızda ise pırıl pırıl parlayan büyüleyici bir atmosfer oluşur. Deogyusan Dağı, özellikle trekking meraklılarının kış aylarında ilk sırasında yer alır. Zirveye ulaşmak için uzman bir yürüyüşçü olmanız gerekmediğinden, tüm ziyaretçiler keyifli bir yürüyüş için burayı tercih edebilirler. İsteyen ziyaretçiler, Muju Resort’tan teleferiğe binerek Silcheonbong Zirvesi’ne ulaşabilir, karlı manzaranın tadını çıkarabilirler.

Kore Turizm Organizasyonu İstanbul Ofisi Direktörü Hyuncho Cho, Kore Turizm Organizasyonu (KTO), 2024 VisitKoreaYear Kampanyasının bir parçası olarak, Korenin sahip olduğu kültürel değerlerinin yanı sıra kış mevsimindeki eşsiz doğanın keşfedilmesini de önemsemektedir. Her mevsim farklı güzelliklere sahip Korede, Kış mevsimi de gezginler için oldukça tatmin edici. Karla kaplı festivaller, şehir etkinlikleri ve milli parkların sıra dışı görsellikleri eşliğinde seyahatseverler ruhunu dinlendirip, yılın tüm stresini atabilirler. Kültür ve doğasever Türk gezginlerinin, hem kültürümüzü tanımak hem de kış mevsiminde sıra dışı görsellikler sunan doğamızı yakından gözlemleyebilmeleri için Koreye keyif dolu bir seyahate davet ediyoruz.” açıklamasında bulundu.

 

 

Devamını Oku

Daikin Türkiye, sürdürülebilirlikte I-REC sertifikasıyla öncü olurken Avrupa’nın fancoil üretim merkezi haline geldi

Daikin Türkiye, sürdürülebilirlikte I-REC sertifikasıyla öncü olurken Avrupa’nın fancoil üretim merkezi haline geldi
0

BEĞENDİM

ABONE OL

 

 

Daikin Türkiye, Sakarya Hendekteki üretim tesisinde hem çevresel hem de teknolojik yeniliklerle sektöre öncülük ediyor. 2020 yılında ilk fazı, 2023 yılında ise ikinci fazı hayata geçirilen çatı üstü GES (Güneş Enerji Santrali) projesiyle, I-REC sertifikası alarak yenilenebilir enerji taahhütlerini belgeleyen Daikin Türkiye, karbon nötr olma yolunda önemli bir adım attı. Daikin Türkiye ayrıca, Avrupanın tek fancoil üretim merkezi olarak Hendek tesisinde yüksek verimli fancoil üretimi gerçekleştiriyor. Tüm kaset tipi fancoil serisini yerli olarak Hendek Üretim Tesisi’nde üreterek, Avrupa ve CIS pazarına ihraç ediyor.

İklimlendirme sektöründe 100 yıllık köklü bir geçmişe sahip olan Daikin, Türkiye’de sürdürülebilir üretim anlayışını Sakarya Hendek’teki üretim tesisiyle güçlendirmeye devam ediyor. Hendek’te kurulan çatı üstü Güneş Enerji Santrali (GES) sayesinde Daikin Türkiye, tüm enerji ihtiyacını yenilenebilir kaynaklardan karşılayarak, karbon nötr olma hedefi doğrultusunda ilerliyor. Bu kapsamda alınan I-REC (Uluslararası Yenilenebilir Enerji Sertifikası), Hendek tesisinde kullanılan elektriğin tamamen yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edildiğini ve sıfır emisyon hedefinin başarıyla sağlandığını belgelendiriyor.

Bu çevre dostu enerji yatırımlarının yanı sıra Hendek tesisi, Daikin Grubu içerisinde Avrupa pazarına ihraç edilen tüm fancoillerin üretim merkezi konumuna geldi. Daikin Türkiye, AR-GE merkezinde Türk mühendislerin katkılarıyla geliştirdiği yenilikçi teknolojilerle, fancoil üretiminde Avrupa’ya tek tedarikçi olma sorumluluğunu üstleniyor. Bu kapsamda, Daikin Türkiye Hendek tesisinde tüm kaset tip fancoil serisinin üretimini gerçekleştiriyor ve bu ürünleri Avrupa ve çevresindeki ülkelere ihraç ederek bölgedeki pazar payını daha da güçlendiriyor.

 

Daikin Üretim Tesisi yenilenebilir enerji kullanıyor

 

Daikin Türkiye, sürdürülebilirlik yolundaki adımlarını Hendek’teki GES (Güneş Enerji Santrali) projesi ile hızlandırdı. Daikin Türkiye, ilk fazını 2020 yılında hayata geçirdiği GES (Güneş Enerji Santrali) projesinin ikinci fazını Ağustos 2023’te tamamlayarak toplamda 7,84 MWp kurulu güce ulaştı. Daikin Türkiye 2023 mali yılı raporuna göre, Hendek Üretim Tesisi’nde söz konusu yılda GES projesinden ürettiği enerjiyi ihraç ederek tükettiği toplam 9.634 MWh elektrik enerjisinin tamamının yenilenebilir enerji kaynaklarından kullanıldığını dünyanın en yaygın sertifikasyonu I-REC (Uluslararası Yenilenebilir Enerji Sertifikası) ile belgelendirilmiştir. Bu veri de elektrik tüketiminde sıfır emisyon elde edildiğinin bir göstergesidir. Böylece Daikin Türkiye, 3.969 t-CO2 emisyon salımına engel olarak eş değeri 112.717 ağacı kurtarmış ve karbon nötr şirket olma hedefine bir adım daha yaklaşmıştır.

 

Daikin Türkiye, fancoil üretiminde Avrupanın tek merkezi

 

Buna ek olarak, Daikin Türkiye’nin Sakarya Hendek’teki üretim tesisi, Avrupa’nın tek fancoil üretim merkezi olarak konumlandı. Daikin Türkiye, Türk mühendislerin geliştirdiği yenilikçi AR-GE çalışmaları sonucunda tüm kaset tip fancoil serisini üreterek Avrupa pazarına ihraç ediyor. FWF-D ve FWC-D model yeni nesil kaset tip fancoil cihazları; ofisler, oteller ve rezidanslar gibi geniş alanlarda hem enerji tasarrufu sağlıyor hem de konforlu iklimlendirme çözümleri sunuyor. EC motor teknolojisi ile yüksek enerji verimliliği sağlayan bu cihazlar, düşük ses seviyesi ve şık tasarımlarıyla da dikkat çekiyor.

 

Heyecan verici gelişmeler basınla paylaşıldı

 

Daikin Türkiye, sürdürülebilirlik projeleri ve sektördeki liderliği hakkında daha fazla bilgi paylaşmak için 18 Kasım’da bir basın yemeği düzenledi. Daikin Türkiye Genel Müdür Yardımcıları Olcay Avcı ve Tuncer Gülsaran, katılımcılara yenilenebilir enerji yatırımları, I-REC sertifikası ve Avrupa pazarındaki fancoil üretimindeki başarıları hakkında detaylı bilgiler sundu.

 

Daikin Türkiye, Sakarya Hendek’teki üretim tesisinde gerçekleştirdiği yenilenebilir enerji yatırımları ve inovatif üretim süreçleri ile yalnızca Türkiye’nin değil, Avrupa’nın da öncü şirketlerinden biri konumuna yükseliyor. I-REC sertifikasıyla karbon nötr üretim hedefinde emin adımlarla ilerleyen Daikin Türkiye, Avrupa pazarına ihraç ettiği yüksek verimli fancoil ürünleri ile iklimlendirme sektöründe sürdürülebilir çözümler sunmaya devam ediyor. Şirket, hem çevresel hem de endüstriyel anlamda değer yaratarak, Türkiye’nin Avrupa’daki gücünü pekiştiriyor ve sürdürülebilir bir geleceğe katkı sağlamayı sürdürüyor.

 

 

Devamını Oku

Yerli mücevher markası, pırlanta seçiminde doğal ve laboratuvar taşlarını karşılaştırdı

Yerli mücevher markası, pırlanta seçiminde doğal ve laboratuvar taşlarını karşılaştırdı
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Işıltısıyla yüzyıllardır mücevher tutkunlarının vazgeçilmezi olan pırlantalar hakkındaki doğallık ve yapaylık konusu yeniden gündeme taşındı. Doğal pırlantalarla laboratuvar ortamında üretilen pırlantalar arasındaki farkların tüketicilerin dikkatinden kaçmadığını belirten Asra Pırlanta Yönetim Kurulu Başkanı Akın Demir, adeta bir yatırım aracı olan doğal pırlantalar ve yapayları arasındaki farkları açıkladı.

Milyonlarca dolarlık değer biçilen, aşkın ve sonsuzluğun sembolü olan pırlantalar, gizem ve şüphelerin odağı haline geldi. Son dönemde medyada geniş bir yer tutan sahte ya da yapay pırlantalar, bu değerli doğal taşların güvenilirliğini bir kez daha gündeme taşıdı. Doğal pırlantalarla laboratuvar ortamında üretilen pırlantalar arasındaki farkların tüketicilerin karar verme süreçlerinde önemli bir rol oynadığını belirten Akın Demir, doğal ve laboratuvar pırlantaları arasındaki farkları açıkladı. Doğal pırlantaların doğanın milyonlarca yıllık emeğinin bir ürünü olduğunu vurgularken, laboratuvar pırlantalarının ise modern teknolojinin sunduğu hızlı ve ekonomik bir alternatif olduğuna dikkat çekti.

Aynı değeri laboratuvar pırlantalarında hissetmek mümkün değil”

 

Doğal pırlantaların, milyonlarca yıl süren doğal bir süreçle oluştuğunu ve doğanın insanlığa sunduğu en saf armağanlardan biri olduğunu söyleyen Akın Demir, “Doğal pırlantaların sahip olduğu eşsiz değer, onları özellikle mücevher tutkunları ve koleksiyoncular için benzersiz kılıyor. Her bir doğal pırlanta, doğanın zorlukları karşısında ayakta kalan bir taş olarak, içinde sakladığı hikayelerle kendine özgü bir değer taşıyor. Laboratuvar pırlantaları ise, kimyasal ve fiziksel açıdan doğal pırlantalarla aynı yapıya sahip olsa da bu taşların taşıdığı tarih ve manevi değer aynı düzeyde hissedilmeyebiliyor” dedi.

 

Doğal pırlantaların her biri doğanın eşsiz dokunuşlarıyla şekillenir”

 

Doğal pırlantaların milyonlarca yıllık oluşum sonucunda doğanın eşsiz dokunuşlarıyla şekillendiğine, laboratuvar pırlantalarının ise bilimsel yöntemlerle birkaç haftada üretildiğine dikkat çekenAkın Demir,

 

“Doğal pırlantalar, yer kabuğunun derinliklerinde milyonlarca yıl süren yüksek basınç ve sıcaklık altında oluşuyor. Bu uzun sürecin sonunda ortaya çıkan pırlantalar, yer altından çıkarılıp işlendikten sonra mücevher dünyasında kendilerine yer buluyor. Doğal bir pırlantanın oluşumunu, tamamen doğanın bir armağanı olarak kabul edebiliriz. Çünkü bu taşların her biri doğanın eşsiz dokunuşlarıyla şekilleniyor. Laboratuvarda üretilen pırlantalar, bu doğal sürecin bir sonucu olarak değil, bilimsel yöntemler kullanılarak kısa sürede üretiliyor. Bu tür pırlantalar, yüksek basınç ve yüksek sıcaklık (HPHT) veya kimyasal buhar birikimi (CVD) gibi yöntemlerle birkaç hafta içinde laboratuvar ortamında üretiliyor. Laboratuvar pırlanta üretimi, doğal pırlantaların milyonlarca yıllık oluşum sürecine kıyasla oldukça kısa ve kontrollü bir işlem” şeklinde konuştu.

 

“İki pırlanta türü benzer gözükse de yapısal olarak çok farklı”

 

“Laboratuvar pırlantaları, yapısal olarak doğal pırlantalara benzese de her bir doğal pırlantanın doğanın milyonlarca yıllık emeğiyle oluştuğunu unutmamak gerekiyor” diyen Akın Demir, değerlendirmelerine şunları ekledi:

 

“Laboratuvar ortamında üretilen pırlantalar, teknolojinin sunduğu imkanlarla hızlı ve düşük maliyetli bir şekilde yaratılırken, doğal pırlantalar doğanın olağanüstü koşulları altında yavaşça şekilleniyor. İki pırlanta türü de görünüş olarak neredeyse aynı olsa da yapısal farklılıklar barındırıyor. Doğal pırlantalar, milyonlarca yıl süren jeolojik süreçlerin izlerini taşıdığından, içlerinde doğadan gelen küçük kusurlar veya izler barındırıyor. Bu izler, doğal pırlantaları benzersiz kılıyor. Laboratuvar pırlantalarında ise kontrollü ortamda üretildikleri için bu tür doğal izlere nadiren rastlanıyor. Ayrıca, laboratuvar pırlantaları daha ulaşılabilir bir fiyat sunarken, doğal pırlantalar genellikle yatırım değeri açısından daha yüksek bir pozisyona sahip oluyor” ifadelerini kullandı.

 

“Çevreye duyarlı sürdürülebilir madencilikle doğal taşları gelecek nesillere aktarıyoruz”

Asra Pırlanta Yönetim Kurulu Başkanı Akın Demir sözlerini şöyle tamamladı: “Günümüzde tüketicilerin çevre ve etik değerlere olan duyarlılığı artıyor. Doğal pırlantaların madencilik süreci, çevresel etkiler nedeniyle bazı eleştirilere yol açsa da çevreye duyarlı madencilik uygulamaları ve etik üretim standartları bu sürecin sürdürülebilirliğini sağlıyor. Biz de doğaya duyduğumuz saygıyı ve çevresel sorumluluğumuzu iş süreçlerimize yansıtarak doğal taşlarla çalışmayı tercih ediyoruz. Doğal pırlantalar, bir anlamda doğanın zaman içindeki izlerini taşıyan eşsiz parçalar olarak, gelecek nesillere de aktarılabilecek bir değer sunuyor. Doğal pırlantalar, insanların elinde sadece bir mücevher değil, doğanın kendisinden gelen bir sanat eseridir.”

Devamını Oku

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.